T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
MERSİN / SİLİFKE - TOKİ Ortaokulu

İLÇEMİZ SİLİFKEMİZ

Silifke'ye ilk ziyaretini 27 Ocak 1925, ikincisini 12 Mayıs 1926, üçüncüsünü 11 Şubat 1931, dördüncüsünü de 20 Şubat 1935 tarihlerinde yapan Mustafa Kemal ATATÜRK şu sözleri söylemiştir:

"Silifke´ye geldiğimden çok memnunum. Beni unutmayacağınızı bilirim. Sizi kalbimden çıkarmam."

SİLİFKEMİZİ TANIYALIM

Silifke´nin Tarihi

Seleucia, Helenistik dönemde Selefkoslar ve Ptolemeos (Mısır) krallıkları arasında sıkça el değiştirmiştir. Roma imparatorluğunun Milattan Sonra 395 yılında ikiye bölünmesinden sonra Bizans yönetimine giren Seleucia, Ayatekla´nın varlığından dolayı önemli bir hac merkezi durumuna gelmiştir.

Şehir, Bizanslıların elinde iken;

  • Milattan Sonra 13. yüzyılda Selçuklu Devleti´nin yönetimine girmiş.
  • 14. yüzyılda Karamanoğulları Beyliği´nin yönetimine girmiş.
  • 1471 yılında Gedik Ahmet Paşa tarafından Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Başlangıçta Seleucia olan adı zamanla "Silifke"ye dönüşen yerleşim merkezi Osmanlılar döneminde bazen sancak, bazen vilayet merkezi olmuştur. 

Kurtuluş Savaşı´ndan sonra İÇ-EL ili merkezi (1924 - 1933) olan Silifke, 1933´ten sonra İçel (Mersin) iline bağlı bir ilçe merkezi haline getirilmiştir.

SİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZSİLİFKEMİZ

 

Silifke´nin Tarihi, Turistik ve Doğal Güzellikleri

SİLİFKEMİZ

Silifke Kalesi

Temel tespitlere göre Helenistik veya erken Roma dönemine ait olduğu anlaşılan kale, geçirdiği onarım ve değişiklikler sonucu bugün bir Ortaçağ görünümündedir. Silifke´ye hakim, 185m yüksekliğinde bir tepe üzerinde yapılmış olan, etrafı kuru hendekle çevrili oval biçimdeki kalenin içinde kemerli galeriler, su sarnıçları, depolar ve diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır. Ünlü gezgin Evliya Çelebi Seyahatname´sinde, XVII. yy´da Silifke kalesinin 23 burcu olduğunu, içinde bir cami ve 60 ev bulunduğunu yazar. Ancak, burçların bir kısmı ve kale içi tamamen yıkık durumda olduğundan tam tespiti yapmak mümkün değildir. Halen görülebilen 10 adet burç mevcuttur.


SİLİFKEMİZ

Tekir Ambarı

Kalenin eteğinde, Bizanslılardan kalma bu su deposu 46 m uzunluğunda, 23 m genişliğinde ve 14 m derinliğinde olup, içine doğu kösesindeki helezonik merdivenle inilmektedir. Anadolu sarnıç mimarisinde örneği az görülen Tekir Ambarı su sarnıcının tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik vermek için düzgün kesme taslarla desteklenmiş, uzun kenarında 8; kısa kenarında 5 yuvarlak kemerli niş oluşturulmuştur.


SİLİFKEMİZ

Taş Köprü

Şehir merkezinin ortasından geçen Göksu (Kalykadn) Nehri´nin üzerindedir. I.S. 77 - 78 yıllarında Kilikya Valisi L.Octavius Memor tarafından dönemin imparatoru Vespasianus ve oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış olduğu 1870 yılında yapılan bir onarımda bulunan tas kitabeden anlaşılmaktadır. Yedi gözü bulunan ve Roma uygarlığı örneklerinden biri  olan Taşköprü, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde onarım görmüştür. 


SİLİFKEMİZ

Atatürk Evi

Büyük Atatürk, Silifke´ye olan ilgisini burayı dört defa şereflendirerek göstermiştir. Ulu Önder, Silifke´yi ziyaretlerinden birinde burada bir çiftlik satın almış ve merkezi bu çiftlik olmak üzere bir Tarım Kredi Kooperatifi kurulması için talimat vererek kendileri de bu kuruluşun 1 no´lu üyesi olmuştur. Atatürk, Silifke´ye ve Silifkelilere olan sevgisini, Silifke İdman Yurdu´nu ziyaretinde, şeref defterine yazdığı şu ibarelerle belirtmiştir. "Silifke´ye geldiğimden çok memnunum. Beni unutmayacağınızı bilirim. Sizi kalbimden çıkarmam. Gazi Mustafa Kemal " Ata´nın Silifke´ye ilk gelişlerinde (27 Ocak 1925) gecelediği ev bugün restore edilmiş; kullandığı eşyalar sergilenerek Atatürk Evi Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.


SİLİFKEMİZ

Tevekkül Sultan Türbesi

Taş köprünün hemen yanındaki türbe hakkında yazılı herhangi bir kaynak bulunmamaktadır. Selçuklu hanedanlarından birine ait olduğu rivayet edilen mezarın üzerindeki çatı daha sonradan ilave edilmiştir.


SİLİFKEMİZ

Alaaddin Camisi

Roma köprüsünün karşısında bulunan cami, Selçuklu sultanlarından Alaaddin Keykubat döneminde yapıldığı için Alaaddin Camisi adını almıştır. Şehrin tam merkezinde olduğu için Merkez Camisi olarak da bilinir. Reşadiye Cami : Padişah Sultan Mehmet Reşat Zamanında, Nüzhet Paşa tarafından 1912 yılında yaptırılan caminin doğu ve batısında bulunan sundurmaları, başlık ve tabanlıkları Korint tarzında sütunlarla desteklenmiştir. Mermer ve kireç taşından yontulmuş bu sütunlar Silifke yöresindeki eski kalıntılardan devşirilmiştir.


SİLİFKEMİZ

Adamkayalar

Kızkalesi´nden Silifke´nin Hüseyinler Köyü´ne giden asfalt yolun 5. kilometresinde batıya ayrılan 2 kilometrelik yolun sonunda şeytan deresi vadisine varılır. Bu vadinin dik yamacında, kayaların yüzünde 9 niş   içerisinde İ.S.II yy.dan kalma 11 erkek,  4 kadın, 2 çocuk ve bir dağ keçisi kabartması vardır. Bazı nişlerin alınlığında Roma kartalı kabartması görülür.


SİLİFKEMİZ

Kıbrıs Şehitliği

Kıbrıs Barış Harekatında şehit düşen 454 subay, astsubay, erbaş ve er´imizin anısına Silifke - Gülnar yolunun 5. km Çamdüzü mevkiinde bir hatıra ormanı oluşturulmuştur. 1976 yılında tamamlanan ve 9 hektarlık bir alanı kaplayan şehitlikte, Atatürk Anıtı ve tören alanı ile çevresinde şehitlerimizin sembolik mezarları vardır. Her mezar yanına bir de ağaç dikilmiştir. Şehitlikte ayrıca 220 Kıbrıs Türk Mücahidi Şehitleri anısına bir de abide bulunmaktadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatında ele geçen Rum tank, top, zırhlı araç ve silahların bir kısmı burada sergilenmektedir.


SİLİFKEMİZ

Ayatekla

Taşucu yolu üzerinde 4. Kilometreden sağa dönülüp bir km gidildiğinde Hıristiyanlığın en eski ve en önemli merkezlerinden biri olan Meryemlik´e varılır. Meryemlik´in tarihi Azize Tekla´nın buraya gelişi ile baslar. Isa Peygamber´in havarilerinden St. Paul´ün vaazlarından etkilenen 17   yaşındaki Tekla kendini Hıristiyanlık dinine adar. St. Paul´ün bu değerli öğrencisi Konya ve Yalvaç´ta Hıristiyanlığı yaymak için propaganda   yaparken paganların baskılarına maruz kalıp, öldürüleceğini öğrenince   kaçıp Seleukia´ya gelir ve sonradan kiliseye çevrilen bir mağara da saklanır. Sığındığı mağaradan yöredeki insanlara çok tanrılı dine karşı Hıristiyanlık inancını yayarken mucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir.  Yine öldürüleceği bir sırada bu mağara da kaybolduğuna inanılır.Aya Tekla´nin içinde yaşadığı mağara onun kayboluşundan sonra Hıristiyanlarca kutsal sayılmış; ta ki bu din I.S. 313 yılında serbest bırakılıncaya kadar gizli  bir ibadet yeri olarak kullanılmıştır.Bu mağara daha sonra IV. yy´da kiliseye dönüştürülmüştür. Hıristiyanlığın resmen kabulünden sonraki dönemlerde birçok yapı ile bezenen Meryemlik´te Mağara Kilisesinden başka, bu mağaranın üzerinde bugün sadece apsisinin bir bölümü ayakta kalan Azize Tekla Kilisesi; imparator Zenon tarafından Aya Tekla´ya ithafen yaptırılan kilise ile Kuzey Kilise; hamam, birçok sarnıç, mezarlıklar ve şehir suru kalıntıları günümüze kadar gelmiştir.


SİLİFKEMİZ

Uzuncaburç

Mersin´in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntıları Silifke 30 km kuzeyindeki Uzuncaburç beldesindedir. Helenistik çağda merkezi uzuncaburç´un 4 km doğusundaki (ura) olba krallığının ibadet yeri olan bugünkü Uzuncaburç yerleşim yeri, Roma döneminde, İ.S. 72 yılında imparator Vespasianus zamanında Olba´dan ayrılarak Dioacaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilen yeni bir site durumuna getirilmiştir.

Diocaesarea´daki Zeus Tapınağı, burç ve piramit çatılı anıtmezar Selefkoslar, yani Helenistik; sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, şans tapınağı ve zafer kapısı Roma döneminden kalma yapılardır. V. yy´da hiristiyanlığın yörede gelişmesi ile Zeus Tapınağı kiliseye dönüştürülmüş, ayrıca yeni kiliseler de yapılmıştır. Bizans döneminin ardından Anadolu Türkleri buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun ismini vererek "Uzuncaburç" demişlerdir.


SİLİFKEMİZ

Taşhan

İlçemizin çarşı merkezinde bulunan Taşhan, yaklaşık 210 m2 alana sahip kâgir bir yapıdır. Güneybatıda bulunan ve 1.dönem olarak tanımladığımız bölüm büyük olasılıkla Silifke merkez ve çevresinde yoğun olarak bulunan 'Geç Roma-Erken Bizans' dönemi eserlerinden biridir. Kuzeydoğuda   bulunan 2.dönem bölümün ise bir Selçuklu eseri olabilir. Yapının 1226   yılında Selçuklu hükümdarı Alaattin Keykubat tarafından yaptırılmış olan Alaattin Cami'ne yakınlığı, plan şekli ve sivri kenarları bulunduğundan, sade ve küçük bir Selçuklu hanı olma olasılığı yükseltir. 
Yapıda tipik Selçuklu hanlarında olduğu gibi kemerler ve sütunlar kesme taştan yapılmış ve tuğla kullanılmamıştır. Ancak yapıda hiçbir süsleme ve kitabeye rastlanmamıştır.1940-1960 yılları arasında Silifke eşraflarından   Şıhali Yalçın tarafından han (otel) olarak hizmet veren taşhanın bugünlere gelmesi için çok iyi bir koruma gayreti gösterilmiştir. Söz konusu han Şıhali Yalçın'ın torunları işadamı Ali ve Uğur Yalçın kardeşler tarafından 2006 yılında Anıtlar Kurulu Restorasyon projesi ile restore edilmiştir. Tarihi han şu an Silifke'de önemli bir yapı olarak restore edilmiş ve halkın hizmetine açılmıştır.


SİLİFKEMİZ

Frederik Barbarossa Anıtı

Roma - Germen İmparatoru Frederik Barbarossa, III. Haçlı Seferi´nde ordusu ile Filistin´e giderken 10 Haziran 1190 günü Eksiler Köyü yakınlarında Göksu Irmağı´nda boğulmuştur. 1971 yılında Alman Büyükelçiliği tarafından Frederik Barbarossa´nın boğulduğu yere yaptırılan anıt taş Silifke - Konya karayolunun 9. kilometresinde yolun hemen sağ kenarındadır.


SİLİFKEMİZ

Demirçili Anıt Mezarı

Silifke - Uzuncaburç Karayolunun 7. kilometresinde, antik imbriogon şehrinin soylularına ait tek ve çift katlı anıt mezarlar vardır. Dört tanesi  hemen yol kenarında bulunan anıt mezarlar İ.S. II. yy Roma dönemi kalıntılarıdır.


SİLİFKEMİZ

Cambazlı Kilisesi

Adam kayalardan sonra Hüseyinler köyünden geçilip Cambazlı Köyüne varılır. Cambazlı´ nın Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir yerleşim merkezi olduğu Uzuncaburç ve Ura ile Kızkalesi´ne döşeme antik bir yolla bağlantılı olmasından ve günümüze kadar gelebilmiş zengin kalıntılarından anlaşılmaktadır. Burada, kaya mezarlarının yanı sıra birer küçük mabedi andıran anıt mezarlar, lahitler, sarnıç ve özellikle köyün girişinde bulunan kilise görülmeye değer tarihi kalıntılardır. Cambazlı kilisesi, benzerleri arasında orijinal özelliklerini korumuş en iyi durumdaki örneklerden biridir. Kuzey cephesi tamamen kapalı olan yapının içindeki iki sütun dizisinden sağdaki Korint başlıklı bütün sütunlarla bunların üstünde sıralanan galeri sütunları ayaktadır. V. yy ait 20m X 13m ölçülerindeki kilisenin apsisi ve tüm duvarları sağlamdır. 


SİLİFKEMİZ

Cennet Çöküğü

Bir yeraltı deresinin kimyasal erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur. Elips biçimdeki ağız kısmı çapları 250m ve 110m olup derinliği 70 metredir. Çökük tabanın güney ucunda 200m uzunluğunda ve en derin noktası 135m olan büyük bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır. Kilisenin giriş kapısı üzerindeki dört satırlık kitabede, bu kilisenin V.yy´da Paulus adında dindar bir kişi tarafından  Meryem Ana´ya ithafen yaptırılmış olduğu yazılmaktadır. Cennet çöküğünün içine her biri oldukça geniş 452 basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamakta varılır. Kiliseden sonra mağaranın bitim noktasında mitolojik bir yeraltı deresinin sesi duyulur. 


SİLİFKEMİZ

Kültür Evi

1995 yılında Belediyemiz tarafından yörenin geleneksel kültürünü tanıtmak amacıyla Silifke Kültür evi açılmıştır.Burada Türk Sanat Müziği, halkoyunları ve tiyatro kursları verilmektedir.Yörenin tanınmış ressamlarından Bahattin ERİM´in de çalışmalarını yürüttüğü bir resim atölyesinin yanısıra çulfalık ve ıstar tezgahları, Silifke de eski yıllarda kullanılan bir dizgi ve bir matbaa makinası yer almaktadır.


SİLİFKEMİZ

Jupiter Tapınağı

Şehir merkezinde bulunan ve doğu ile güney yanlarındaki sütun tabanlıkları orjinal şekilde korunmuş olan tapınağın uzun kenarında 14´er, kısa   kenarında 8´er sütun bulunmaktaydı. Ancak, her biri 10m boyundaki Korint başlıklı bu sütunlardan bugün sadece biri ayakta kalmış olup 3 tanesi de yıkılmış durumda yerdedir. 1980 yılında Kültür Bakanlığı´nca başlatılan kazı çalışmaları aralıklarla devam etmektedir. I.S. II. yy´da yapılmış olduğu anlaşılan tapınak V. yy´ da planında önemli değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülmüştür. I.S. V. yy´da yaşamış tarihçi Zosimos "Tapınak, ovadaki ürünlerine musallat olan çekirgelerden kurtulmak için Güneş ve Sanat  Tanrısı Apollon´dan yardim isteyen ahali tarafından, çekirgeler Apollon´un gönderdiği kus sürüsünce yok edilince O´na bir şükran ifadesi olarak yaptırılmıştır" diyorsa da Zeus adına yaptırıldığı da söylenmektedir.


Eski Silifke

ESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKEESKİ SİLİFKE

 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 26.12.2012 - Güncelleme: 08.01.2020 08:54 - Görüntülenme: 52394
  Beğen | 9  kişi beğendi